Merhabalar
değerli okurlar. Bu yazımızda çok güzel bir ütopyaya gidiyoruz, Patronus’ların, Expelliarmus’ların olduğu ütopyaya gidiyoruz. Bu yayın benim için önemli çünkü Son
zamanlarda Harry Potter evreni gerçekten bağımlılık haline gelen bir ütopya
oldu benim için.
Çocukken
izleyip bıraktığım ve yaklaşık 1 ay önce filmin tekrar aklıma gelmesiyle
nüksetti her şey. Finallere çalışmaktı, iş yapmaktı beni tamamen toplumsal
yapıdan uzaklaştırılmış bir halde aklıma geldi Harry Potter. İzleyeyim dedim
madem,”Çocukken çok severdim, o kadar seri çıkarttılar öküzlük yapıp izlemedim!”
dedim kendi kendime. Kendi kendime de konuştuktan sonra kitabı defteri bir
kenara koyup, serinin “Harry Potter ve Felsefe Taşı” isimli ilk bölümünüm açtım
ve izlemeye başladım. Çocukken izlemiş olduğum bir film olduğundan; Harry, Ron
ve Hermonie üçlüsünü bir arkadaş olarak benimsemiştim filmin başında. Bu durum
beni filme çok daha yakınlaştırdı. Felsefe Taşı’nı baştan sona kadar Keyifle
izledim. Bayılmıştım filme, Harry Potter’ın diğer serilerini de merak ettiğim
için hemen “Sırlar odası” adlı filmini de açtım; fakat birden beynim tarafından
bana karşı bir ses geldi:
“Levent!
Yapmamalısın. Bu kadar keyif aldığın bir filmi bir güne yaymak mı iyidir yoksa
kocaman Ay’a yaymak mı?” dedi beyin. Şaşırmıştım:
“Bir Ay mı? Dalga mı geçiyorsun sen benimle?
Bu filmi bir Aya yayarsam eğer, bir sonraki filmi düşünerek kanser olurum ben.
O kadar sınavın, işin içinde yapamam bunu! Pazarlık yapalım bence” dedim biraz
öfkeli ve biraz şaşkın halimle. Beyin’in bu tepkime karşılık biraz daha sert
davranacağını düşünmüştüm fakat Çok sıkıntılar çekmiş olduğumu bildiği için
bana müthiş bir iyilik yapıp:
“Tamam, o
zaman, senin için bu Harry Potter serilerini izleme süresini minimum 1 haftaya
indiriyorum. Ama sadece bu film için! Bu tek seferlik bir iyi niyet sadece!”
dedi. Ardından ekledim:
“Teşekkür ederim
aziz dostum!” Beyin artık komut vermeyi kesmişti.
Beyin
ile aramda geçen diyalog bundan ibaretti işte. Benim serüvenim bu şekilde
başlamış oldu. Bu film serisine başladığım için o kadar mutluyum ve bu filmi
daha önce izlemediğim için o kadar kızıyorum ki kendime.
Harry
Potter serilerini izlerken farklı mood’lara büründüm. Çeşit çeşit hem de. Film
serisinin her saniyesinden ayrı bir zevk aldım diyebilirim. Zaten film serisi
bittikten sonraki günlerde Harry Potter evrenini araştırmaya koyuldum. Geçmişte
neler oldu, şu kimdir, bu kimdir, Harry potter bilinmeyenleri, falandı filandı
hepsini araştırmaya başladım. İşte bu araştırmalar sırasında bir şey
hatırladım. Harry Potter evreni içinde olan yeni bir film çıkmıştı. Bu
anımsadığım şey de bizi şu an yazdığım yazıya getiriyor işte arkadaşlar.
Yepyeni
bir film var karşımızda (Benim için) Fantastik
Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar? Orijinal ismi ile: Fantastic Beasts and Where to Find Them
Bu film, Harry Potter
evreninde 1920' yıllarında geçiyor yani Harry potter karakterlerinin doğumundan
çok öncesini anlatıyor. Hatta Voldemort’un 4-5 yaşlarında olduğu zamanlarda
geçiyor; fakat bu filmin ne Harry ile ne de Voldemort ile bir ilgisi var.
Sadece o evrende Newt isimli, yetenekli bir Canavarsever’in başından geçenleri
anlatıyor ve bu sefer Amerika’dayız. Biliyorum İngiltere’de olmaya çok
alışmıştık fakat J.K. Rowling ablamız ortam değişikliği yapıp New York’a
götürdü bizi öpüp başımıza koyalım bence… New York, İngiltere’ye benzemiyor
büyücüler âleminde. Mesela Orada Muggle’lar Büyüdışı ismiyle anılıyorlar.
Oralarda (New York’ta) bir Muggle “Büyüdışı” ile arkadaşlık kurmak veya sevgili
olmak bir suçtur. Çünkü zamanında insanlardan çok çekmişler. Büyücü oldukları
için katledilmişler. Bizim gariban büyücülerimizde mecburiyetten büyücü güçlerini
saklamaya başlamışlar ve Muggle’larla iletişimi tamamen kesmişler. İşte bu
durum bizi tam da filmin konusuna götürüyor açıkçası. Bu sebepten ötürü çok
deşmeyeceğim bu konuyu.
Film
gerçekten kaliteli bir yapıya sahip olduğu kanısındayım. Gerek hikâyesi olsun
gerek ortamlar olsun iyi bir iş çıkartmışlar. Asla Hogwarts’ın yerini tutamaz,
yanından bile geçemez fakat sıradan bir film için gayet iyi bir yapıda. Hikâyesi
bir konuda gerçekten ilgi çekici geldi bana. Sanırım bu ilgi çekici gelmesinin
sebebi Newt karakterinin anımsattığı başka bir karakter oldu. Newt karakteri
biraz olsun bana Hagrid’i hatırlattı (Hagrid’i tanırsınız) Hagrid ile ortak
yanları var, ikisi de canavarları (beast) çok seviyor ve onları korumaya çalışıyor.
Hagrid abimizi anımsattığı için filmin başlarında Newt karakteri benden iyi bir
not aldı diyebilirim. Hayatını canavarları korumaya adamış bir başrol var
karşımızda. Onları insanlardan koruyup, besleyen, nesillerini sürdürmelerini
sağlayan koca yürekli bir başrol…
Fantastik canavarlar benim gibi yaşlıların çocukluğunda bile vardı, hayal meyal hatırlıyorum hiç bıkılmayan bir konu. Çok teşekkürler.
YanıtlaSilHayal gücümüze güç katıyor böyle şeyler. Özellikle çocuklar için çok önemli olduğunu düşünüyorum ve ben teşekkür ederim değerli yorumunuz için.
SilHarry Potter serisini bir kaç defa seyrettim ama bu filme bakamadım bir türlü, nedense sonradan ekleme kısımlara geç ısınıyorum.
YanıtlaSilİlk başta benim de izleyesim gelmedi. Çünkü alışmışız ana karakterlere. Her şey olmuş bitmiş, ilgi çekemedi. Fakat izlemeni öneririm değer.
SilHarry Potter hiç izlemedim ama hep duydum :) niyeyse oturup uzun uzun izleyesim gelmedi, çok fantastik filmleri izleyemiyorum galiba fazla gerçekçiyim.
YanıtlaSilyüzüklerin efendisi gibi bir fantastikliği yok aslında. "Normal hayatta sihir olursa ne olur" sorunu yanıtlamışlar :)
Sil