21 Ekim 2018

First Man - Ay'da İlk İnsan



        Merhabalar değerli okurlar, uzun zamandır beklemiş olduğum filmi izlemiş olmaktan dolayı mutlu hissediyorum. Mutlu hissetmemin sebebi beklentimi tam anlamıyla karşılamış olmasıdır. Kadroya şöyle bir bakıldığında az çok film hakkında bir takım fikir sahibi olabiliyorsunuz o sebepten ötürü bu kadronun absürt bir yapım ortaya koymayacağına da emin olabiliyorsunuz.

       Yönetmen koltuğunda Damien Chazelle oturmakta idi. Genç yaşına rağmen gayet başarılı filmleri yönetmiş olduğunu biliyoruz. Akademi ödüllerinde de bu başarısı tasdik edilmişti. Damien Chazelle abimizi hatırlamayanlarınız var ise Whiplash ve La La Land filmlerinde yönetmenlik yaptığını söylemem size kim olduğunu hatırlatacaktır.

       Damien Chazelle'in yönetmen koltuğunda olduğunda, film müziği bestecisinin Justin Hurwitz olmaması bir istisna olurdu. Bu filmde de seyircileri şaşırtmayarak film müziği bestecisi Justin Hurwitz olmuştur.







       Justin Hurwitz, jazz müziği konusunda çok başarılı yapıtlar ortaya koyabilen bir müzisten olmasına rağmen First Man filminde Jazz müziğinden eser yoktu. Beni şaşırtan kısım Justin abimizin besteci olduğu bir filmde Jazz müziğini duymamış olmamdı. Jazz müziğinin kaotik havası filmlere epey farklı bir tat kattığı bilinen bir gerçek. Sanırım "Bir sonraki filme kadar ara verelim." demişler kendi aralarında. Bir sonraki filmde bol bol Jazz duyacağız gibi görünüyor. Kim bilir belki tekrardan bir müzikal filmde görürüz bu kadroyu. Bu arada Hurwitz abimiz sadece la la land filmi için yaptığı çalışmadan ötürü 2 adet ocar ödülü almıştır unutmayalım.

      Film için konuşmak gerekirse eğer şunu söylemeliyim ki; film ünlü aya ilk ayak basmış kişi olan Neil Armstrong'un NASA ile çalışmaya başladığı yıllardan başlamaktadır ve aya ayak basana kadar geçen olayları anlatmış. Filmin dram filmi oluşu ve kaliteli kadronun başarısı sizi, filmi izlerken duygulandıracaktır. Armstrong'un zorluklarla nasıl baş ettiğini, ölen kızının ve arkadaşlarının acısını içine nasıl gömdüğünü çok güzel bir şekilde anlamış olacaksınız filmi izlediğiniz sırada. Film ile ilgili detay vermeyi pek seviyorum fakat spoiler linçlerine maruz kalabiliyorum bu durumda. Uslu bir çocuk olup spoiler vermiyorum.

     Ryan Gosling başrol olarak çok kaliteli bir oyunculuk sergilemiş. Diğer filmleri izlemeden konuşmak doğru olmaz belki fakat akademi ödüllerinde en iyi erkek oyuncu adayı olacağı kesin gibi görünüyor.



24 Eylül 2018

Sonbahar Şarkıları #1


Cat Power - Fool

Russian Red - Cigarettes

Aurora - Teardrop (Massive Attack Cover)

Elliott Smith - Between the Bars


Cat Power - Wonderwall

19 Ağustos 2018

Cittaslow - Sakin Şehir Projesi

    Herkese merhabalar, henüz tanıştığım bir sosyal hareketlenmeden bahsetmek istiyorum bu yayınımda sizlere. Bu hareketlenmenin ne olduğunu anlatmadan önce Cittaslow isminin ne anlama geldiğinden bahsetmem gerek. Bu isim, kökeni İtalyanca "Città" ve İngilizce "Slow" kelimelerinin birleşmesiyle türetilmiş olan Cittaslow şeklinde birleştirilmiş ve "Sakin Şehir" anlamını taşımaktadır. Sakin Şehir dediğim zaman bu hareketlenmenin amacına az çok yaklaşmış olmaktayız. Cittaslow hedeflenmiş bir toplumsal düzen halidir. Cittaslow üyeleri ellerinden geldiği kadar bu organizasyon için çalışmaktadır.


     Cittaslow, felsefe olarak şehir yaşantısının sıkıntısına bir nokta koymak istemiş. Şehir yaşamıyla birlikte insanların ürettikten çok tükettikleri; hayatın şehirlerde daha stresli ve hızlı olması; İnsanların sosyal ilişkileri açısından sadece çıkarcılığa dönüşmesi gibi sebeplerden ötürü bu fikir ortaya atılmış. Şehir hayatının insanı sonu olmayan bir hız ve çabaya sürüklediğini anlatmaya çalışmışlar. Tabi benim saydığım gibi basit konulara dayandırmamışlar bu fikirleri, detaylı bir şekilde neden Cittaslow hareketini desteklediklerini anlatmışlar.

     Benim cittaslow ile tanışmam birkaç saate dayanıyor. İnternet üzerinden "yayla çiçeği" ile ilgili görselleri incelerken bir web sitesinde  gördüm Cittaslow'u. Web sitesinde yazar, kendi tecrübeleriyle bitkilerden bahsediyordu. O  siteyi incelediğim sırada işim çıktığından sadece "Cittaslow" ismini not edip evden ayrılmıştım. Eve geri döndüğümde websitenin ismini hatırlayamamıştım, bu beni üzmüştü fakat Cittaslow ismini not ettiğim için içimin burukluğu biraz daha geçmişti ve hemen araştırmaya koyuldum. Araştırıp edindiğim bilgileri blogumda paylaşmak istedim. Cittaslow ismini not almamış olsaydım gerçekten çok yazık olacaktı. Belki benim sayemde sizler de cittaslow üyesi olursunuz kim bilir.

    Cittaslow'dan önce de aynı topluluk yine İtalya'da "Slow Food" yani "Yavaş Gıda" adlı topluluğu kurmuşlar. Cittaslow, Slow Food'un bağlı kuruluşu olarak geçmektedir.

    Kısaca Cittaslow amacını anlamışsınızdır. Şehir hayatının insanın doğasına aykırı olduğu için insanların bir kere geldikleri şu güzel dünyada doğayla iç içe yaşamasını hedeflemiş bu kuruluş. Şehir hayatı olmasa da şehirde yapılan işlerin tabii yapılabileceğini anlatmaya çalışıyorlar insanlara. Düşünsenize işe gidiyorsunuz veya okula gidiyorsunuz, o kadar meşgulsünüz ki yarım saat veya 1 saat kahve içmek zorunuza gidiyor. Kendi hayatınızla örnekleyebilirsiniz bu konuları.

    Sizden isteğim yarın sabah uykudan uyandığınızda 10 dakikalığına dışarıya bakın insanlar işlerine yetiştirmek için nasıl koşturuyor. Kendi hayatınıza bakın, bir şeyleri kaçırmamak için siz de nasıl koşturuyorsunuz. Bu koşturmaca gün içinde doğada olan biten her şeyi unutturuyor size ve siz sadece yapay olan eşyalara odaklanıveriyorsunuz. Sizden ricam şu: işe veya okula giderken doğayı düşünün, otobüste bekleyerek harcadığınız vakti dünyaya bakarak geçirin, kocaman bir kitabı iki buçuk saate sıkıştırılmış bir filmi izlemek yerine kitabını okuyun, bilgi çağındayız ama yine de bilgiye ulaşmak için ansiklopedi kullanın. Emek vermeden ulaştığınız bilgi aklınızda kalmayacaktır zaten. Anlıyorum söylediğim şeyler sinir bozucu olabiliyor yaparken ama hayatınız boyunca bu hız tutkusu sizi stresten kurtarmayacak. Acele etmeyin, yürüdüğünüz yolda hedeflediğiniz yere zaten ulaşacaksınız. O yolda keyif almasını bilenlerden olun.

Cittaslow felsefesi yaşamın, yaşamaktan zevk alınacak bir hızda yaşanmasını savunmaktadır.


    Cittaslow'un güzl yaptığı bir iş daha var; Sakin Şehirler isimle ve içinde Türkiyeden tam 14 bölgenin bulunduğu bir listeleri var. O listeden bazılarını aşağıda paylaşacağım, incelemek hoşunuza gidecektir. Yazdığım bu metni okuduğunuz için teşekkür ederim, bir sonraki yayınlarda görüşmek üzere hoşçakalın. :) Cittaslow web sitesine ulaşmak için BURAYA tıklayabilirsiniz.


Önemli Edit:
     Yukarıda hangi web sitesi olduğunu unuttuğumu söylemiştim. Haberler iyi, hangi web sitesi olduğunu buldum. Evden çıkmadan önce bir postuna yorum yapmışım ve yazar cevap verdiğinde bende şimşekler çaktı ve tanıdım. Benim için çok mutluluk verici. Çünkü çok değerli bir blog olduğunu girer girmez fark ettim. Blogun sahibi olan Abdülkadir Bekçi kardeşimi tebrik ediyorum çünkü; blogunda yazdığı şeyleri hobi olarak yaptığını söyledi halbuki ben bir botanikçi olduğunu sanmıştım. Eğer takip etmek isterseniz Hemen paragrafın altına bağlantıyı bırakıyorum.





Erzurum, Uzundere


Sinop, Gerze


Bolu, Göynük


Isparta, Eğirdir
(Ispartada öğrenci olduğumdan sorusu olan varsa mailden ulaşabilir)


Muğla, Akkaya


14 Ağustos 2018

Stop Motion Üzerine

        Herkese merhabalar, son yayından bu yana tam 6 ay geçmiş bulunmakta. Bu kadar zaman beklememin sebebi üşengeçlikten başka bir şey değildir. Üşengeçlik beni tembel bir yaratığa dönüştürdü demek yanlış olmaz. Artık kendime tembel yaratık demekten çekinmiyorum.
       Şimdi ne oldu da bu tembel yaratık bir yayın açmaya karar verdi diyecek olursanız, sizlere net bir cevap veremem. Belki tembel bir yaratık olmak istemiyorumdur artık; Belki de Stop Motion son zamanlarda daha çok ilgimi çekiyordur. Stop motion'ın ilgimi çekmemesi için de bir sebep göremiyorum zaten çünkü; küçük bir çocukken stop motion çekimler yapardım ve bu çekimleri çekip izlemek benim çok hoşuma giderdi ve mutlu olurudm. Tabii o zamanlar stop motion'ın büyük bir sanat olduğunu bilmiyordum orası ayrı.

Stop Motion Nedir?

       O kadar stop motion dedim fakat nedir bu stop motion? Stop motion elimizde bulunan objeleri adım adım hareket edip fotoğraflayıp, bu fotoğrafları da yan yana dizip animasyon haline getirme işlemidir. Mesela bir domatesi adım adım ittirip fotoğraflarını çekersek ve bu fotoğrafları yan yana getirip animasyon haline getirirsek izlediğimiz animasyonda domates hiçbir etki olmaksızın hareket ediyormuş gibi görünecektir.

      Bu stop motion'ı benim için değerli yapan ise belli bir emek karşılığa karşınıza çıkan yapıtın güzelliğinin sizi her seferinde şaşırtması. Hayal ettiğinizden daha da bir büyüleyici bir eser çıkıyor ortaya. Siz yaparken bile şaşırabiliyorsunuz. En azından benim gözlemlediğim kadarıyla ve bu işle uğraşan bir kaç insandan öğrendiğim kadarıyla durum bu.

       Stop motion izlemek gerçekten keyifli olabilir fakat gerçekten bu işi yapmak biraz uğraş gerektiriyor, son paragrafta bahsettiğim "belli bir emek karşılığa karşınıza çıkan yapıtın güzelliği" gerçekten çok doğru bir tabir. Emek ve çıkan yapıtın güzelliği doğru orantılı işliyor. Hatta matematiksel olarak "2 emek, 1 yapıtın güzelliğine denktir" diyebileceğimiz bir eşitlikten bahsetmek doğru olacaktır. Emek açısından en ufak örnek olarak ise benim dün yaptığım 10 saniyelik stop motion film için tam 75 adet fotoğraf çekmiş olmamı gösterebilirim. 75 adet fotoğraf çekiyorsunuz, her deklanşör arasında cisimlerin yerini değiştiriyorsunuz ve sonuç olarak 10 saniyelik bir animasyon filmi yapmış oluyorsunuz.


     Solda gördüğünüz biber içeren çalışmayı yapmadan önce, "yemek yapacağım ve baştan sonra kadar stop motion'layacağım" dedim kendi kendime. Fakat işler göründüğü gibi gitmedi. Sebebi çok basit; Eğer böyle bir şey yapsaydım et soteyi kahvaltıda yemek zorunda kalacaktık. Şu yaptığım çalışma yarım saat kadarımı aldıktan sonra geri kalan malzemeleri stop motionlamaktan vazgeçtim. Vaçgeçmeme rağmen 75 kare olan bu animasyon için harcadığım vakitten gerçekten keyif almıştım. Son paragrafta bahsettiğim 75 frame'den oluşan çalışma bu çalışma işte.



       Stop motion'ı küçümsememek gerek. Stop Motion ile ilgili dev yapıtlar bulunmaktadır. Sinemalarda izlemiş olduğumuz bazı filmler Stop motionla yapılmıştır. En harika örnek olarak Chicken Run yani Tavuklar Firarda filmini gösterebilirim. İlk duyduğumda çok şaşırmış olduğum bir detaydı. 
       Bu tarz kaliteli filmler izlemek isterseniz Tim Burton adlı yönetmeni yakın takibe almanızı öneririm. bundan yaklaşık bir sene önce Ağustos Güncesi adlı yazımda birkaç tane filmini önermişim. Sizlerin de izlemesini isterim. İzledikten sonra da filmin nasıl yapıldığını da izleyin, büyüleneceksiniz. 

07 Şubat 2018

SpaceX - Falcon Heavy Testi



   Merhabalar değerli okurlar bu gece, yani 06.02.2018 tarih ve türkiyeye göre 23.45 saatinde yapılmış olan tarihi bir teste tanık olduk. Tarihi bir test oldu çünkü kalkış başarılı ile gerçekleştikten sonra birinci ve ikince kademe roketlerinin dünya üzerine düzgün bir şekilde, paraşüt kullanılmadan, istenilen yere inmesi söz konusuydu.




       Açıkçası benim için en önemli kısmı birinci ve ikinci kademe roketlerin dünya yüzeyine başarılı bir şekilde iniş yapmasıydı. birinci kademe çift roketi düzgün bir şekilde iniş yapmışken ikinci kademenin inişini düzgün bir şekilde gözlemleyemedik. Başarısız iniş yaptığı konusunda söylentiler dolanıyor haber sitelerinde. henüz Elon Musk'tan bir açıklama gelmedi. Eğer ikinci kademe başarısız bir iniş yaptıysa ben bu fırlatmayı yine başarılı sayacaktım; çünkü yaptığı testin başarılı olma ihtimalı %60 gibi bir olasılık idi. ikinci roket düzgün bir şekilde iniş yapamamış olsa bile atlantik okyanusunda bulunan geminin güvertesine iniş yapamamış olsa bile çok yakınına düştüğüne eminim. İnanın bana sadece birinci roketlerin başarısını izlemeniz yeterli olacaktır..

 Benim için pekte önemli olmayan kısmı ise şov olan kısmı idi. Aslında bu kısmı da şirket için önemliydi sanırım halk büyük bir sempati ile karşıladı bu durumu.

         Marsa 40.000 km/h ile gönderilmekte olan tesla aracı ve o araca bir yolculuktaymış gibi oturan astronot kıyafeti, halkı daha da coşturmak için gerçekleştirilen bir şovdu. Gayet işe yaradı elbette; duruşuyla, tarzıyla, müziğiyle ve "DON'T PANIC"i ile halkın gönlünü fethetmiş bulunmaktadırlar. yaklaşık 6 ay sonra bu aracın marsa iniş yapması bekleniyor.








canlı yayında Star Man aracını izlemek isterseniz : BURADAN ALAYIM
Ekşi Sözlükte son gelişmeleri takip etmek isterseniz de : BURADAN ALAYIM


birinci kademe roketlerinin başarılı inişi

23 Ocak 2018

Budi Satria Kwan

Bugün sizlere, yeni keşfettiğim ve tek kelimeyle ilham verici olan bir sanatçıyı paylaşmak istedim. Sanatçını ismi başlıkta da gördüğünüz üzere Budi Satri Kwan. Renkleri nasıl kullanacağını gerçekten iyi biliyor bu sanatçı, bir duyguyu göze güzel gelen renklerle bezenmiş resimleri insanlara sunuyor. Daha fazla eser görmek isterseniz Web sitesine Buradan, ulaşabilirsiniz...





18 Ocak 2018

The Florida Project


 Yönetmen: Sean Baker

 Oyuncular: Willem Dafoe, Brooklynn Prince, Bria Vinaite, Valeria Cotto, Christopher Rivera, Caleb Landry Jones

  Süre: 109 dakika

  Yapım Yılı: 5 Ekim 2017

  Ülke: ABD

  IMBD: 7.9/10

  Benim Puanım: 8/10


  



       Filmi izlemeye başladığınız andan itibaren film sizi çocukluğunuza gönderecektir ve gerçekten tekrar çocuk gibi düşünebilmenizi sağlayacaktır; çünkü ortada samimiyet ve masumluk var. Özellikle çocukların ne kadar masum olduğuna değinmiş film. Her şeyi eğlenmek için yapıyorlar. Oyun oynuyorlar, maceraya atılıyorlar, insanları sinir ediyorlar. Biz yapmaz mıydık böyle şeyleri. Hepimiz yapardık elbet. Şimdi çocukların sinir etme potansiyeline sahip yetişkinler olduk. Çocukluk her zaman çok güzel bir şey.



       Filmin hikayesi tamamen durum hikayesidir ve bir motelde yaşayan çocukların başından geçenleri anlatıyor. "Çocukların" demek yanlış olur sanırım,"Moonee" karakterinin başından geçenleri anlatıyor daha çok.
       Amerika'nın efsanevi hayatının iç yüzünü, çocukların gözünden anlatıyor diyebiliriz bu filmde. Olan olayların arkaplanında çocukların neler yaptığına değiniyor. İşte bu kısımda çocukların masumluğunu göreceksiniz. Dünyanın, ailelerinin onları nasıl etkilediğini göreceksiniz. Çocuklar için arkadaşlığın, sosyal yaşantının da ne kadar güzel olacağını göreceksiniz. Ailenin, "bir daha o çocukla konuşmayacaksın" dediğinde çocuğun ve arkadaşlarının bundan nasıl etkilendiğini görebileceğiniz harika bir film bu.



      Bazıları filmin başlarında sıkılmışlar filmden. Film durum hikayesi ve durum hikayesi sevmeyen insanlar olabilir elbette. Eğer durum hikayesi sevmiyorsanız lütfen önyargılı yaklaşmayın ve filmi izleyin, başlarında kapatmayın. Duygularınızı harekete geçirecektir bu film.






Oyunculukları inceleyecek olursak:

Willem Dafoe: Her zamanki gibi profesyonelliğini konuşturmuş. Zaten filmi izlememin sebebi oyuncular arasında onun ismini görmemdi. Dedim bu adamın oynadığı film güzel olur bi izleyeyim. Oscar'da ödül alabilir. Bir takım yerlerden bu film için En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülü almış, Oscar'da da bekliyorum ben.





Brooklynn Prince: Bu yaştaki bir insanın nasıl bu kadar kaliteli bir oyunculuk yaptığına şaşıracaksınız çok. Çünkü inanın bana bir çok yetişkin oyuncunun önüne geçmiş bu kız. Ülkemizdeki onlarca oyuncunun önünde tutarım ben Brooklynn'i.








Bria Vinaite: Filme 8 puan vermemin sebebi olan aktris. Gerçekten çok daha iyi oynayabilecek bir insan bulabilirlerdi bu film için. Seçmeleri nasıl geçtiğine anlam veremedim pek. Oyunculuğu yüzünden puanımı düşürdüm. Ama filmde onun tipinde birinin olması harikaydı. Oyunculuğu iyi olsaydı harika olabilirdi.







Filmden Kareler






15 Ocak 2018

Bütünleme


Yıla bu şarkıyla başladım buyrun dinleyin okurken.

      Soğuk Mutluluk adlı blogun, 2018 yılının ilk gönderisine hoşgeldiniz. Muazzam bir açılış yaptıktan sonra geçtiğimiz aylar ne yaptığımdan bahsedeyim diyeceğim fakat maalesef ve maalesef hiçbir değişiklik yok. Yenilik adına hiçbir şey yok. Ne bir oyun oynadım, ne bir film izledim ne de yeni yerler gezip gördüm. Hayat çok tuhaf ilerlemeyi tercih ediyor bu sıralar. Pek benden yana değil diyelim hayat. Bakalım gelecek nasıl olacak, belki daha çok paylaşım yaparım buralarda. Burası benim güvenli bölgem, biraz iyi hissettiriyor. İyi hissettirmesine karşın boş paylaşımlar yapmak istemediğim için buralara yazasım gelmiyor pek.
      Geçtiğimiz yıl her ay izlediğim filmleri sizlerle paylaşacaktım fakat nedense bunu sürdüremedim. Yine Bir Gün Biz Böyle adlı blogun sahibi 1 yıl boyunca her gün yazı yazabildi, kendisini tebrik ediyorum bu büyük başarısından ötürü; fakat nedense ben ayda bir kere bile olsun paylaşım yapamadım.  MOMENTOS , Bipolar adında harika bir seriye başlamış şu an 8. bölümünde, takip edebilirsiniz güzel yazmış kendisi. ve son zamanlarda keşfettiğim Her Telden Şef adlı blog sahibi de geçtiğimiz yıl, yani 2017 yılında 132 gönderi paylaşarak harika bir iş başarmış. Sizler gibi olmayı çok isterdim arkadaşlar.



       Şimdi aranızdan bazılarınız soracaktır, "yayın başlığını neden 'Bütünleme' yaptın" diye. Aslında cevap çok açık: Finaller bitti ve Büt dertleri başladı, tükenmiş halde girdiğim final sınavlarının ardından canlı bir şekilde bütlere yoğunlaşıyorum. Sanırım gözlerim yavaş yavaş açılmaya başladı bu konuda. Öğrenciler çoğu zaman sınavlara küfür edip dururlar. Bir zamanlar ben de böyleydim elbette, fakat acaba sınava mı küfür ediyorduk yoksa bilmediğimiz yerden sorulduğu için anlamsızca küfürler mi savuruyorduk. cevabı siz de gördünüz elbette. İnsanlar başarısız olduklarında her zaman kendileri dışında suçlayabilecek bir şeyler bulmak isterler. Bir türlü nedense biz öğrenci milleti gerçeği göremeyiz bir türlü. Umarım diğer öğrenci arkadaşlarımın da gözlerindeki perde biraz olsun aralanabilir. Her zaman sisteme, hocalara, sınavlara tepki göstermektense kendilerinin başarısız olduğunu görebilirler umarım. Elbette her zaman olan sizin başarısızlığınız değil. Dünyada bir şeyleri değiştirecek ufacık şeyler var, sizi sınavda başarısız kılabilecek şeyler; ama üzülmeyin, çünkü hayat üniversite sınavlarından ibaret, siz bilgiyi öğrendiğinize inanıyorsanız eğer mutlaka karşınıza çıkacaktır.

    Çok gereksiz ve karman çorman bir yazı oldu. Biraz daha çabalayabilirsem olacak bu iş.


Yazıda geçen bloglar takip edebilirsiniz.





İnsanın Elinden Kayan Yaşamı

      Selamlar değerli okurlar. Buralara uğramayalı yaklaşık bir yıl oldu. Keyifle yazdığım blogum, iş hayatıma yoğunlaşmamla birlikte diğer...